Ana Sayfa Marka Yurt Dışı Marka Tescili


YURT DIŞI TESCİLLER

 

Marka tescil belgelerinde koruma ülkesellik taşır. Türkiye'de yapılan marka tescilleri sadece ülke sınırları için müvekkile hak sağlamaktadır. Dolayısıyla işletmeler marka/markalarını taşıyan ürünlerin markalarını faaliyet gösterdiği ülkelerde markanın yurtdışında da korunması için ayrı bir tescille koruma altına almaları gerekmektedir. Tüm dünya ülkeleri için geçerli bir tescil sistemi bulunmamaktadır.
 
Yurt dışı marka tescilleri birkaç yöntemle yapılabilmektedir.
 
İlki işletmelerce tercih edilmeyen bir yöntem olup, ilgili ülkelerin her biri için ayrı ayrı tescil talebinin yapılmasıdır. Bu yöntem maliyet açısından külfetli olmakla birlikte zaman bakımından daha uzun süren bir işlemdir.
 
Bir diğer yöntem Uluslararası marka tescili, Türkiye’nin de 01.01.1999 tarihinde Madrid Protokolüne üye olmasıyla Madrid Protokolü (WIPO) çerçevesinde yapılan başvuru ile protokole taraf olan tüm ülkelerin tamamında veya seçilen ülkeler için koruma sağlanabilmektedir. Türkiye, Madrid Protokolü'ne üye olduğundan maliyet ve zaman açısından yurt dışı tescillerinde en çok tercih edilen tescil yöntemidir.  Protokole göre uluslar arası tescil yaptırmak isteyen işletmeler Türkiye'de tescil veya tescil başvurusu yapıldıktan sonra uluslar arası marka tescili başvurusunda bulunabilir. Başvuru yayın yazısı yaklaşık olarak 4–6 ay arasında gelmekte ve bu süre sonunda başvuruda belirlenen ülkelere WİPO tarafından gönderilen tescil talepleri ülkelerde inceleme sürecine girmektedir. Ülkelerdeki tescil süreci 18 ay olup; seçilen ülkelerden red ya da kısmi red kararı verilmemesi halinde marka tescil edilmiş sayılmaktadır.  Ayrıca ülkelerin birinde red kararının alınması halinde tescil diğer ülkeler için devam etmektedir. Yurt dışı marka tescilinde koruma süresi Türkiye’de olduğu gibi 10 yıl süre ile bu süreler yenileme yapılarak uzatılabilmektedir.
 
Üçüncü yöntem Avrupa Topluluk markasıdır.(CTM)  Avrupa Topluluk Markası tek bir başvuru ile Avrupa birliği ülkelerinde koruma sistemidir. Bu sistemde ülke seçimi yapılamamakla birlikte tescil süresi uzun ve belirsizdir. Bu sistemin bir diğer dezavantajı ülkelerin birinde alınan red kararı sonucunda tüm ülkeler için tescil talebi reddolmaktadır. Bu nedenle işletmeler tarafından çok tercih edilmeyen bir başvuru sistemidir.